Salı, Nisan 04, 2006

Akıl sırasına girer avlananlar...















Ellerin buz gibi suyun içindeyken, hep böyle üşüyecekmişsin gibi…
Mutluluk uçucuyken, kanatlıyken bu kadar
Nefesini tutarsın, yeter ki biraz daha kalsın.
Saniyeler uçucuyken, kanatlıyken bu kadar
Bir saniye, iki saniye, üç saniye…
Nefesini tutarsın… Kafanda düşünceler
Düşünceler hele uçucuysa, kanatlıysa bu kadar,
Akıl sırasına dizilir avlananlar.
Kalemim mor, mürekkebim temiz
Yazacaklarım buradan uzaklara yol olsun
Kalemim mor, kalbim temiz
Yazacaklarım gerçek olsun.

Canım,
Buralarda hafta sonları, güzel ve güneşli
Tıpkı senin beyaz yakalı lila rengi penyen gibi
Deterjan kokulu ve huzur veriyor havalar
Onu giydiğinde hissettiklerin var ya,
İşte onlardan saçmak isterim avuç avuç sokaklara!

Sonra, elimde bir şey kalmayınca,
Sil baştan olunca her gün,
Battaniyelerde uzanan başım göğe ermeyince
Ve huzur etrafımda bana değmeyen, ne kokan ne bulaşan bir his gibi gezindikçe
Bilemezsin ne kadar özlüyorum seni,
Hisli seni
Senin hissini…


Kahvaltıda kendime simit ısıttım.
Çay demledim demlikte,
Gazeteleri serdim, çarşaf çarşaf
Oscar’lı filmler geldi, havalar güneşli
Ben baharın gelmesine o biçim sevindim
Sonra Taksim’deydim, Beyoğlu’nda
Bildiğin gibi hep
Tramvay çın çın, kırmızı baştanbaşa
Festival var, Alein Delon da ekmiş son anda
Beyoğlu dersen, o da bildiğin gibi
Toz duman kaldırımsız sokaklar
Ama görsen ne güzel İsveç Konsolosluğu’ndaki manolyalar
Biri beyaz biri pembe
Bahçenin önünde de resmim var,
Yüzümde belli belirsiz bir gülümseme

Dün gece Yeşilköy’e gittik, minicik bir yerde balık yedik
Pencerenin yanından göbek atarak bir çingene geçti
İkimizde görmesek hayal sanırdık,
Parkta yürüdük sonra
Ben bahardan olabilir, çok duygusal oldum bu ara
Eve gelince herkesten gizli bir bardak şarap içtim
Rüyamda seni gördüm
Köpek yavruları gibi kıvrılıp uyudum sonra.

Bugün Çingene’den aldığım papatyaları suya koydum
Hepsi de güler yüzlü şeyler
Bütün gün uslu uslu oturdular, beni hiç üzmediler
Hala onlara bakıyorum
Bir de kafamda uçuşan düşünceleri avlayıp, buraya yazıyorum
Bazen karma karışık bir şey oluyor
Oturup onları akıl sırasına diziyorum
Bazen akıl sırasından çıkıyorum
Öyle oturuyorum kenarda tek başıma
Çimcik çimcik makarna,
Sakın beni unutma,
Uzaklarda.
Çimcik çimcik makarna
Kuşlar uçtu havaya
Uzaklarda,
Sakın beni unutma…

6 yorum:

JTB (JourneyToBlue) dedi ki...

alkış..! ne müthiş anlatmışsın hislerini, yaşadığın günleri uzaktakine.. senin yüreğini seviyorum ben.. helal olsun Margotto'cuğum:)

Adsız dedi ki...

margocum, tatlı dillim.
gene güzel olmuş yazın.

Adsız dedi ki...

Hürriyet+Çay+Simit beni çok zayıf noktalarımdan vurdun :)
Siteni bağlantılarıma ekliyorum.

Margot dedi ki...

Dilayra,
Çok teşekkür ederim :)
Esperanza,
Saolasın varolasın:)
Meltem Hoşgeldin,
Link için çok teşekkürler! Ben de en kısa zamanda iade-i ziyarete geleceğim.

ps: Şu anda yeni bir blog üzerinde çalışıyoruz, malum bahar temizliği beni de sardı:) Sitedekiler taşındığı için yazılar bir süre şiir, şiirler yazı gibi gözükebilir. Taşlar yerine oturuncaya kadar hepinize sevgiler!

Adsız dedi ki...

Ben simit yemeyi cok ozledim. Ah insanin kocasi Turk bilem olmayinca alti ustu susamli bir ekmek icin bunca sizlanilir mi diyor. En sonunda o bir parca susamli ekmek ne anlamlar, ne ritueller, ne ictenlikler barindirir adinda ve de ardinda diye patlayiverdim.

Patlamakla da kalmadim evir cevir bir simit de yaptim ama gel gor susam resmen tahin tahin kokuyordu. Yiyemedim, nehir kiyisi parka kosturup ordeklerle kugulara yedirdim.

Ben vapurda simit yemeyi, ya da Kadikoy meydanindakilerden alip eve kosturup domates, maydonoz, peynir, cay ve annemle yemeyi cok ozledim. Kokusu da zihnimden yitecek diye odum kopuyor arada.Neyse ki simdilik hala duyumsayabiliyorum.

Margot dedi ki...

Sevgili Anonymous,
Seni çok iyi anladım. Geç cevap yazdım işlerden kusuruma bakma. Mail atabilirsin bana dertleşmek istersen?
Merth,
Saolasın, bu sabah ben ısıttıklarımı evde unuttum iyi mi?