Salı, Haziran 05, 2007

Margot, Detoks ve Diğerleri

Dün canım fena sıkıldı, neden şudur diyemedim. Birden elektrikler kesilmiş gibi oldu, ben cereyanda kaldım, midemi üşütmüşüm gibi kramplar girdi boşluğuma, kısa süren bir sıkıntıydı. Sonra elektrikler geldi, hava aydınlandı, pencereleri açtık ve mide spazmlarım esenledi. Bazen haleti ruh-iyemde kablolu yayın gibi kesilmeler, teknik arızalar ya da cereyanda kalmış gibi bir içinin üşümesi halleri peydah oluyor.

Dün akşam eve gittiğimde iyileşmeye başlıyor gibi hissettim kendimi. Hani uzun süre yatarsınız ve bir gün sabah kalktığınızda artık başınız ağrımıyordur, artık hafiflemişsinizdir ya öyle bir hisle girdim eve. Neden geldiği ve neden gittiğini bilemediğim sıkıntımı kapının eşiğinde bırakıp sanki tam arkamdan eve girecekken suratına pat diye kapıyı kapatmışım gibi girdim eve. Sıkıntı kapıda kaldı, ben içeriye selametle adım attım.

Eşofmanları giyip mutfağa daldım hemen. Nerden bulduğumu anlamadığım bir enerjiyle yerleri süpürdüm, sonra sildim. Sonra yemeğe giriştim. Babam ne olduğunu anlamadı ama bu hafif hissi ona da bulaştırdım sanırım çünkü hiç yapmadığı bir şeyi yapıp kavun kesmeye sonra da kiraz yıkamaya başladı. Hiç ses etmedim, salata yapmaya başladım. Salondaki masanın üzerindeki gazete dağını eritip, bahçeye aldık. Boşalan masayı kurmaya başladım. Sonra baba dedim rakı içelim mi? Şaşırdı önce sonra çok hoşuna gitti, başladık bardak aramaya. Vitrini kurcalayıp iki tane bardak arakladık. Buzlar çatırdadı, TRT’de Türk Sanat Müziği programı oluyor pazartesileri dedi babam. Haydi, o zaman dedim, sağlığına…

Çıplak ayak dolaşmak çok fenadır aslında ve annem çok kızar. Ama dün akşam hep çıplak ayak gezdim ben, aman duymasın. Bulaşıkları da çıplak ayak yıkadım. Bulaşıkları yıkarken son zamanlarda keşfettiğim Zihni Sinir procesini kullanıyorum, size de anlatayım. Bir tane skoç brayt süngere plastik bir sap takmışlar efendim, plastik sap aynı zamanda bir hazne, buna deterjan dolduruyorsunuz. Üzerindeki minik plastik düğmesine bastıkça süngere deterjan zerk etmiş oluyorsunuz. Böylece elleriniz daha az deterjanla muhatap olmuş oluyor ve bence bu harika bir icat. Yani bunu da buradan anlatmadan geçemedim işte.

Ben bulaşık yıkarken hala şarkı sesleri geliyordu salondan, bir de masada tutulan temponun tıkırtıları. Yorgana sarılıp Mobydick’i kucağıma aldığımda puf böreği gibi kabaran yüreğim bulaşıkla beraber yıkanan fincan misali ferahlamış, artık balina peşinden denizlere açılmaya hazırdı.

3 yorum:

celerone dedi ki...

Ne güzel yazmış komşum.

İnsanın rakı içesi geliyor.

misir dedi ki...

ohhh ne guzel olmus :)

Melmoth dedi ki...

"Sonra baba dedim rakı içelim mi?" bir baba icin, kizindan sirf su cumleyi duyabilmek icin yasama gelmeye deger gercekten.

cok duygulandim, tahmin ediyorum baban da cok duygulanmistir o anda.