Pazartesi, Ağustos 08, 2005

Su ve Terapi

Bugün pazartesi ,ağustos ayının ilk haftası. İstanbul’da değilim. Sabah kalktım ve işe gitmedim bu sabah,, onun yerine denize gittim. İkiye ayrılan çoğunluğun tatil yapan daha doğrusu tatil sırası gelen kısmındayım işte..Bu kısma uyum sürecini Pazar atlattım sanırım. Pazar günümü uyuyarak geçirdim, kafamı yastığa gömüp , bünyeye kendine gelme izni verdim. Bu sabah itibarı ile , hımmm... sanırım buna alışabilirim.

Deniz çok güzeldi bu sabah, şurup gibiydi. Annenin ayağında sallanmak gibi avutucu bir hafif dalgalanma dışında sessizdi. Rengi insanda içinde erimek duygusu uyandırıyor, attığın her kulaç diğerini çağırıyor.. burası çok güzel, sen de gel..., sen de gel.... ve diğer kulaç hemen geliyor. Sonra bir diğeri, sonra bir diğeri. Açılıyorsun kıyından , tuzlu su dudaklarını yakıyor, gülüyorsun kendi kendine. Sersem gibisin , sarhoşsun , ayaklarını izliyorsun, suyun içinde ayak tırnakların şeffaf görünüyor. Suyun seni kaldırmasına, taşımasına, avutmasına izin veriyorsun, terapin devam ediyor, gözlerini kapatıyorsun. Suyun içinde yavaşça sallanıyorsun, uykun gelse ve uyusan, o zaman her şey biter mi? Bitmesin, bitmesin...
Kıyıda cam göbeği bir havlunun göbeğine seriliyorsun. Kendini kurumaya bırakıyorsun , önümüzdeki günlerde birkaç su daha yıkanıp kuruyacaksın böyle. Birkaç su yıkandıktan sonra ancak kabası atılmış olacak dertlerinin , derin anca yumuşayacak, cildin gerilip,parlayacak.. Belki yavaş yavaş , belki her suda biraz daha arınacaksın.. Tekrar kirlenmek için hazırlık olacak bu. Ama bütün kirler yıkanır ve bütün temizler kirlenir öyle değil mi? Ama bence hayatta temiz olmak , temiz kalabilmek için rutin bir bakım şart, bir senelik kir ne kadar zamanda çıkar, bir senelik yürek kabarması kaç günde iner ? Ne kadar zamanda bir bakıma alıyorsun kendini...? Bence her sabah yapmalısın bunu, her sabah pencerelerini aç kafanın, her sabah aç ki akşama kadar biriken tozlar dağılsın. Bir senelik, üç senelik, beş senelik ve artık beş karış olmuş tozu ,pası ise bir süre suya yatırmak lazım, eski kirleri önce kabartmak lazım. Sonra artık kim bilir kaç suda çıkar bu zamane lekeleri, belki de çıkmaz , e o zaman atarsın egonu bir kenara , alırsın bir külah çekirdek ,yaşarsın yine de. Ölmezsin işte korkma.. Korkma suya girmekten.. Korkma...

Hiç yorum yok: