Çarşamba, Ağustos 31, 2005

Margot potini yarım...

Efendim cümleten hürmetler!

Duyduğum kadarı ile yokluğumda halk galeyana gelmiş , meydanlara inip blog'daki aksaklıkları protesto etmiş. Telaşa mahal yoktur ey sevgili komşu krallıklar! Bir yere gitmedim, gitmeyeceğim. İzninizle önce mazeretlerimi sıralıyıp gönlünüzü almak sonra da kandil simitlerimden ikram etmek isterim..

Efendim, haftasonu itibarı ile Margot hayatında bazı değişiklikler almak zorunda kalmıştır. Yazdığı bloglardan karın ağrısı anlaşılan ve paylaşılan Margot geç kalınmış bu kararından ötürü öncelikle kendisinden sonralıkla yakınlarından özür diler. Takdir edersiniz ki insan hayatını öyle antipatik cadı Samantha gibi bir günde değiştiremiyor. Lafı fazla uzatmayayım ben ders çalışmaya karar verdim. Bu sene sınavlara gireceğim ve beni evlat edinebilecek hissiyat sahibi bir akademik aileyle inşallah yeni bir hayata başlayacağım. Bakalım hep birlikte bu pırlanta kalpli akademik ailemiz hangisi olacak göreceğiz.

Diğer yandan uzuuun zamandır göremediğimiz bir eski gönül telimizi titreten insan İstanbul'daydı bu haftasonu. Yurt dışından gelen bu ecnebi misafirimizi, Chukie ile beraber gezdirdik , Boğaz'a, ordan da Kız Kulesi'ne götürdük. Efendim bunca zamandır atar tutarım, ah benim takıntılarımı saklayan, köprüleriyle elimi kolumu bağlayan, bir yerlere bırakmayan şehrim diye. Ama sorun bir Margot potinin Kız Kulesi'ne değdi mi diye? Yok efendim nerdee?

Ben işte o hayali bol gerçeği az insanlardanım , yoksa ne diye yazayım bunca satırı. Belki gözüme batar da gerçek yaparım diye olmasın? İşte bu yüzden, sırf bu yüzden işte.

Kız Kulesi efendim, çok ayıp ederek bunca sene öyle uzaktan uzağa bakıştığımız bir mekandı. Bize her yeri gezmek için ecnebi misafir lazım, o merak ettikçe bize de bahane çıkıyor vesselam. Neyse indik Boğaz'dan Ortaköy'e. Baktık bizim tekne daha bir saat sonra alacakmış bizi, oturduk sahildeki o kahvelerden birine. Meğer misafir tavle bilmezmiş , hemmen Türk misafirperverliğimizle kendisine hızlandırılmış kurs verdik. Tavle'lerin Efendisi olmasına ben diyeyim iki siz diyin üç oyun kaldı.
Derken saat 17:00 oldu , Kız Kulesi2 geldi caminin arkasına yanaştı. Küçük böyle ufacacık bir şey. Hemmen atladık püfürdeyen bir köşesine, on dakikaya kalmadı vardık kızın kulesine. Baştan diyeyim ben restorasyon sonrası halini sevmedim. Hani Sunay Akın der ya , 'Kız Kulesi İstanbul'un saçlarını tarayan tokadır 'diye. İşte o ,beyaz, kuğu gibiyken öyleydi. Şimdiki boz bulanık halini sevemedim. Bence yine beyaz olsa, siluetin içinden çıkıp toka gibi göz kamaştırsa pek güzel olur. Kız Kulesi'nde ne yana dönseniz cafe ne yana dönseniz restorant , ne yana dönseniz bar, sandalye, masa vs.. Bir kere gittim mi gittim işte, potinlerimize Kız Kulesi değmedi demeyiz. Ben neden böyle yabaniyim bilmiyorum ama kalkıp bayıldım desem kimse kanmayacak , iyisi mi dosdoğru söylemek..

Bir Kız Kulesi gezili hafta sonu da böyle geçti işte..

O zamandan bu zamana yine bir sürü kitap okundu, bir sürü şey öğrenildi. Margot'nun kafası da hayatı da başka istikametlere çevrildi. Burada uzatıp da komşularımızı sıkmak olmaz. Ama çok şeyler birikmiş demek ki, yeterince çok şeyler. Aldık yelkeni bu tarafa doğru çevirdik, biraz başımız döndü ama unutmuş değiliz.

Haydi bakalım herkes simitlerin susamlılarını yiyip de, sadelerini bırakmasın, ben çayı demleyip geliyorum.

petit poisson :Tavle bilerek ve isteyerek tavle olarak kullanılmıştır, Ahmet Uğurlu'nun bir dizide böyle telaffuz ettiği kelime şirin bulunmuştur, dokunulmaması önemle rica olunur. Sahi Ahmet Uğurlu nerelerdedir , sanırım yeni bir film çekmektedir. Bakın onu da yazmak lazım bir ara...

15 yorum:

Koyubeyaz dedi ki...

Margocun sonunda kavustuk sana arama ekibi falan gondericektim az daha.... Bu arada su asagidaki yamuk yumuk harfleri nasil koyuyorsun bizede bir ogretsen diyodum..

Margot dedi ki...

Koyubeyazcım!
Şükür kavuşturana :-)

Aşağıdaki şifrelemeyi yapmak için, kendi blog ayarlarını yaptığın sayfaya geliyorsun. Ordan önce settings'i sonra da comments bölümünü seçiyorsun. Orda ''show word verification for comments'' yazan şıkkı Yes! olarak işaretlendin mi tamamdır.

Koyubeyaz dedi ki...

Hahahhahaha yaptim Margocum cok saolll.... :)))

Margot dedi ki...

Vay Hain!! Sabah sabah uyanamamışım zaten! Sen dalganı geç bakalım, pekiiii...pekkiiii:-)

hera dedi ki...

akademik aile için tahmin: evleniyorsun?

mono dedi ki...

işi bırakıp okula geri dönüyosan eğer, sanırım süper bişey yapıyosun, umarım istediğin konu üzerine çalışma şansın olur. bi de yazları 3 aylık gezi anıları yazmaya başlarsın, eh çok kıskanırım o zaman ama sen mutlu olunca idare ederim napalım :)

Margot dedi ki...

Heracım,
Yok evlenmiyorum. Evlenmek de güzel aslında ama kiminle??
Öyle bir şey olsa bu blog'da kırk pare top atılır hiç merak etme :-))

Pınarcım,
Evet sanırım öyle bir şey yapıyorum. Ama dediğim gibi önce evlat edinilmem, yani bir burs kazanama lazım. Bunun için de çok çalışmam lazım , çoook.. Gezi yazıları da planlarım arasındadır, tam isabet diyorum. Daha ne diyeyim
İnşallah diyeyim.. Haa bu arada sen de mutlu ol e mi?

hera dedi ki...

Margot,
civiklik olarak addetmez isen yeni gelen bir mail mesajini sana gondermek istedim(madem bir adayimiz yok, bulurken sana guide olmasi adina):

Çin bilgeliğinin kadınlar için 5 davranış kuralı:

1. Ev işlerinde ve zor işlerde sana yardım edecek olan, aynı zamanda da iyi bir işi olan bir adam bulman önemlidir.
2. Esprili, nüktedan ve seni güldürmesini bilen bir adam bulman önemlidir.
3. Kendisine güvenebileceğin ve sana hiç yalan söylemeyecek bir adam
bulman önemlidir.
4. Yatakta iyi olan ve seninle aşk yapmayı seven bir adam bulman
önemlidir.
5. Bu dört adamın birbirlerini tanımamaları önemlidir

Tijen dedi ki...

aman da margot geri gelmis..
eh yani!
sen kalk git oralara buralara. sormazlar mi adama nerdesin diye?
sorarlar elbet..
ne diyeyim?
bir sey demeyeyim.
dileklerin gerçeklessin.
tijen

YesilErik dedi ki...

Buyuk sehirde yasamanin ozeti bu sanki. Elinin altinda oldugunu bildigin icin hep ertelenir boyle turistik seyler. Ancak es dost geldiginde sen de tadina varirsin. Bu arada, okula donus, hayirli olsun, allah zihin acikligi versin :)

Adsız dedi ki...

Bensiz bi Kız Kulesi gezisi yaptın ya...Hadi bak yanında gönül telini titreten insan vardı da bişey demiyorum...
Her neyse bu hafta sonu hep benimlesin nasılsa...Macera dolu yolculuk başlıyo...Yaşlı kurt da biras hasetinden çatlasın...

Arkadaşlar Pazartesi itibariyle kısa bir hafta sonu gezisi yazısı olacak kuvvetle muhtemel.Demedi demeyin kendinizi hazırlayın bak...

Adsız dedi ki...

Ne güzel anlatmışsın yine...

Biliyor musun kim ne kadar ısrar ederse etsin ben Kız Kulesi'ne gitmedim ve gitmeyeceğim. Aklımda eski büyüsü bozulmadan kalabilsin diye.

Hem zaten yine Sunay Akın'ın dediği gibi Kız Kulesini görememenin kesin olduğu yer Kız Kulesi'nin kendisidir.

Sağlıkla kal.

Margot dedi ki...

Tijencim,
Bir yerlere gitmedim aslında, kafam karışıktı biraz. Ama iyi ki de soruyorlar adama nerdesin diye , öyle iyi geliyor ki :-) Burdayım , dilek ağacına bir çaput bağladım geldim :-)

Yeşilerikçim,
Aynen dediğin gibi, İstanbul'da doğdum ama hala gidemediğim semtler var, mesela Kuzguncuk.. İşte neyse ki misafirimiz eksik olmuyor. Güzel dileklerin için de Amin diyorum :-)

Petrekcan'ın ağzında bakla ıslanmıyor ona sadece pes diyorum izninizle :-)

Handecim,
Kız Kulesi'ne gittik ve malesef büyü bozuldu. Bence en kısa zamanda eski güzel haline dönmeli! Evet ben eski kafalıyım. Eski vapurları , Haydarpaşa'yı ve eski Kız Kulesi'ni seviyorum.
Sen de sağlıkla kalasın!

Adsız dedi ki...

Bu kısa devre iyi bişi galiba (aşk nevinden) ...güzelliğine varasın dilerim...

Margot dedi ki...

Handecim,

Otostopçunun Galaksi Rehberi'nde Aşk sözcüğünün karşısında : Mümkünse kaçınınız! yazar. Ben mümkün olduğu derecede kaçınıyorum. Bazen namümkün olabiliyor..