Perşembe, Aralık 27, 2007

maşukiye hatırası

Bir Pazar sabahı çıktık yola maile, istikamet Maşukiye. Sapancalara son gittiğimde çocukmuşum. Hayal meyal hatırlıyorum akan suları, minik şelaleleri, yediğimiz balıkları. Üzerinden onca zaman geçtiği için haydi dedik, bir hatırlatma yapalım, kiremitte balıkları bir de aklımız başımızdayken yağlayalım.

Eskiden gittiğimiz, minik şelaleler akan lokantayı bulamadık, yol bizi başka birinin önüne çıkardı. Bir baktık içerde büyük bir şelalesi var, temizce de bir yere benziyor, girdik oturduk.
Gittiğimiz yerin adı Koru restoran, biz memnun kaldık. Balıklar nefisti, ayrıca kiremitte peynir ve mantardan da yemeden kalkmayın. Fiyatlarının uygun olduğunu söyleyebilirim. Lokantaların çoğu alkolsüz ama bizimkinin bir kenarında Şarap evi yazıyor, biz yine de balığa hürmetten rakı içtik. Kapa parantez Mehmet Yaşin, Lezzet Durakları.

Aç parantez Atlas’tan fotoğraflı bir sayfa. Kış olmasına rağmen ağaç etrafında, su kenarında olmak güzel… Etrafta birkaç tane hasır eşya, hediyelik satan minik dükkân var. Annem buradan bir hasır bir tepsi aldı, ben de eve bir bambu damacana elbisesi (!) aldım. Sonra hep beraber göl kenarına yürüyüşe ve kahve içmeye indik. Güneş yavaşça batarken, ay beyaz bir dilim gibi bir kenarda belirmişti. Bebek mavisine ve tozpembeye bulanmıştı göl, kıpırtısız, çarşaf gibi seriliyordu önümüzde. Akşam çökene kadar biraz yürüdük kenarında, sonra yakınlarda bir kahveye girdik içimiz ısınsın diye. Fallar bakıldı yine. Chukie’nin fincanının dibinde kocaman bir kalp çıktı, inanılmaz büyüklükte...

Güzel ve asude bir gündü işte.

Bir pazar sabahtan yola çıkın siz de. Market alışverişini kırın, çamaşırları falan da dert etmeyin, dünya halleri biraz dursun, siz bir kaçamak yapın. Hem zaten kış, en kötü ihtimal tarhana çorbası, mercimek vardır çekmecede. Fonda mavi gökyüzü, önde damar damar kuru ağaç dalları olacak manzarada. Pamuk gibi kıpkırmızı topraklardan adım başı serin sular fışkıracak, mis gibi hava çekeceksiniz ciğerlerinize, yüzünüze bir pembelik gelecek. Arada bir kaçmak lazım, yolda da şarkı söyleyip neşelenmek!

6 yorum:

Adsız dedi ki...

Merhaba, sen buralara gelmişsin demek.
Bakalım bende umarım bir pazar sabah çıkarım yola belki..
Sevgiler...

Margot dedi ki...

Merhaba Cemali,
Buralar dediğine göre Sapanca yakınlarında mı yaşıyorsun? Bence çok güzel yerler, çok sakin ve huzur verici.
Umarım senin de güzel yolculukların olur!

gezicini dedi ki...

sevgili margot,
biz bozkırlılar napalım? hanigi göle gidelim? en yakını Eymir ve Mogan, belki daha uzak Abant. senden özendim, şöyle pazar günü yolculuğu yapsak, gazeteleri okusak, çay içsek?
nice mutlu sağlıklı bir yeni yıl dileklerimle,
gorki

Adsız dedi ki...

Sapanca bana 10 dakika uzaklıkta...
O huzuru sık sık yaşıyorum...

postfiyaka dedi ki...

Maşukiye dedinde aklıma geldi. Gittiğimizde yolu bulamayınca ekmek fırınına girip sormuştuk fırındaki sakallı amca da bende gidecegim beraber gidelim dedi. Aldık arabaya vardık Maşukiyeye amca bizi direk Yayla isimli restorana yönlendirdi burası alkolsuz burada yiyin dedi. Öyle yaptık ama soframızın muhabbet konusu tabi ki amcaydı:)

Margot dedi ki...

Cemali,
Huzura yakın yaşamak ne büyük şans, İstanbul'da trafik belası öyle korkunç bir hal aldı ki...

Sevgili Gorki,
Mutlu yıllar!
İlla göl olması şart değil canım, size huzur verecek bir koru, bir doğal park. Bir ağaç altı bile olabilir bu. Termoslara çay doğru yola ;)

Postfiyaka,
Benim öyle amcalı bir anım Tekirdağ'da geçiyor. Ramazan zamanı köfteci sormuştum bir amcaya (!) Bazen cidden alıklaşabiliyorum :)