Çarşamba, Şubat 07, 2007

Yazdımm, yazıyorumm....

Hani kar yağacak diyordunuz ne oldu o iş?

Evet yazamıyorum bir süredir. Yazmaya başladığımda almıştım bu riski. Yazamıyorum riski. Bu kötü bir şey aslında zira içinizdeki her şeyi yazıya düzenli ve edebi bir şekilde dökeceksiniz diye bir kural yok. Bazen onların da düğüm düğüm oldukları, ne söze ne yazıya geldikleri oluyor. Belki yine öyle olmuştur. Belki de tam tersi olmuştur o kadar mutlu olmuşumdur ki içimdekiler havalanmıştır ve ben hangisini tutup buraya çivilesem şaşırmışımdır. Belki salayım gitsin çocuklar bu sefer demişimdir ve sabundan köpükler gibi üflemişimdir onları sabahın körlerinde. Yapmışımdır belki, ne malum?

Öyleydi böyleydi bir sürü laf edebilirim burada, lafları eviririm çeviririm, paskalya yumurtaları gibi boyarım, iş bir güzel başlıkta fiyonklamaya kalır. Ama maalesef ben kendimi çok kandıramıyorum bu yazı işinde. Kendimi kandıramadığım için yazı yazıyorum zaten. Kandırsam ne diye karın sancıları çekeyim yazdım yazamadım?

Aradan ne kadar uzun zaman geçti bilmiyorum ama o zamandan beri kafamda volta atan ve hatta iki dakika dursan da kendimizi dışarı atsak diye tespihlerini kafamın duvarlarına vuran mahkûm konular var. Ondan sanırım bir süre sonra başım ağrımaya başlıyor. Bunların her birini birazdan ayrı kâğıtlara yazacağım, sonra kendime koca bir fincan yasemin çayı demleyeceğim ve beraberce bir hoş bulduk kutlaması yapacağız.

Hem belki bu benim son ara verip, kapıp koyuvermemdir? Bu ayın sonunda bir yazı atölyesine başlıyorum. Aslında tek ihtiyacım olan disiplin ve belli saatlerde belli sayfaları doldurma işini aksatmamak. Beyaz kalan sayfalar baş ağrısı yapıyor çünkü. Tam deli işi değil mi? Ben de çok akıllı sayılmam zaten.

Bahsedilecek çok şey birikince bir delinin yapacağı en akıllı iş onları tasnif etmek olur sanırım. Bu yazı işi ne garip şey ki bir türlü bitmez tükenmez, ucu bucağı yok, sen yaşadıkça, sen nefes aldıkça burnundan kafana kaçan iflah olmaz bir toz gibidir…

6 yorum:

Adsız dedi ki...

"YAZI" başlıklı yazını okurken hissetiklerimi hissettim...
Bende zaman zaman yazan biri olarak, "yazı" ve "yazma" eylemini hiç bu tarafından düşünmemiştim...
Saygılar...
Cemali

Adsız dedi ki...

Tekrar gelmene sevindim...
Yazma eylemine farklı bir açıdam baktım bu kez...
Saygılarla...

Adsız dedi ki...

Ne demek lazım bılmem kı...
Ama yazmak,senın yazman,artık senın dışında birşey sanki...
Ve ben seni özlediğim sürece böyle olacak.yaz margot;yazdıkların birilerinin yalnızlığına dokunuyor:)

Oya Kayacan dedi ki...

Mario Levi mi?

celerone dedi ki...

Margotum,

Yazı atelyesi maceralarını anlatırsın değil mi? Seneye ben de öyle birşey yapmak istiyorum da.
Ellerine sağlık

Margot dedi ki...

Cemali,
Takip ettiğin için teşekkürler,
Saygılar, selamlar

İsimsiz,
Yazı benim dışımda bir şey değil öyle kocaman oldu öyle taştı ki, dışardan öyle görünüyordur belki :)

Oya'cımm,
Pınar Kür.

Celerone'um,
Anlatırım elbet, istersen mailleşiriz? Öperim.