Perşembe, Aralık 22, 2005

Margot, Gündem’in nabzını tutan hemşire !

Bayram değil Seyran değil ?

Robert De Niro ve Al Pacino oynasaydı son bölümlerde, Kurtlar Vadisi’nin olmayan itibarı gözümde bir milim oynayabilirdi. Hadi bunu da itiraf edeyim açılışa müteakip. Ama şimdi günlerdir Sharon Stone Polat’ı nasıl öptü azz sonra diye sürmanşetlenmekten fenalık geldi. Hayır, hep aynı resim çevirip çevirip bastıkları; Sharon Polat’ı öperken Polat kazık kesilmiş, gözünün ucu başka bir yerlere kaymış, kaçtı kaçacak! Sanırım konu böyle.( izlemediğimden bilmiyorum, zır-cahilim ben) Yani öyle olmalı, bunlar sanırım Polat’ı kaçırıp Amerika’ya getiriyorlar, işkence sırasında da Sharon bunu öpüyor zorla! Kötü kalpli bir kadın besbelli ki, böyle Monica Belluci'nin Neo'ya yaptığı gibi kötülük yapıyor Polat'a. Sıkıntı verici tabii ve evet, zor bir durum (!) Günlerdir gazeteler kör gözüme parmağım yaptıkları için bu bölümleri izleyemeyeceğim. Zira, zavallı Polatsan, yetmedi mi çektiği, bir de zorla taciz ediyorlar adamı! Yazık ki ne yazık!! Benim gönlüm dayanmıyor artık bakamayacağım, seyredenler anlatsın, gazetelerden okuyalım, falan fıstık.

King Kong’a gittik Jurassic Park çıktı ! Çıkışta kolonya dağıtılsın!

King Kong gösterime girer girmez, biletlerimizi ayırttık. Hatta ben biletleri başkasına satacaklar diye öyle bir depar attım ki son saniyelerde, Petrek arkamdan naif gözlerle bakakaldı. Daha önce de biletimi bir dakika (!) geciktiğim için satmışlardı, o gün bir türlü gözlerimin önünden gitmez. Ondan canhıraş tırmanmışım, yürüyen merdivenlerden. Yok, bilseydim, üç saat sürecek kaderimin ahvalini ne diye koşayım? Yaptık bir cahillik, uyduk Holivud Glemoruna (!) Neyse efendim uzatmayayım; Yüzüklerin Efendisi, Jackson Amca filmi çekerken bayağı bir kilo vermiş. Normal boyutlarda bir insan olmuş diyeyim siz anlayın. E sen normal bir filmin içinden matruşka gibi; Bir Buhran Zamanı Amerika, bir Jurassic Park Kayboldum Adalarda, bir de ayıp olmasın, -filmin adı King Kong diye- King Kong çıkarırsan böyle verdiğin kiloların haddi hesabı olmaz işte! Biz King Kong’a geldik sandık, görmediğimiz film kalmadı, sonlarına doğru içimiz bulandı, fenalıklar geldi. Ne uzatıyorsun be kardeşim, Anaconda filmiyle aşık atarım o adam yer de benim böcekler yemez mi, Jurassic Park’a nal toplatırım onların dinazoru koşar da benim ki koşmaz mı? Yani illaki en kocamanını, en uzununu, en heybetlisini ben yapıcam! Yok, ben sıkılırım böylesine gelemem, insan evladıyım ben.

Shibumi’nin esrarengiz yazarı öldü.

Abartının usta yazarı ölmüş. Trevanian takma ismiyle yazan Rodney Whitaker 74 yaşında öldü diye yazıyor gazeteler. Ama Trevanian ismi dışında 5 ayrı isimle din, tarih, estetik ve diğer konularda yazdığını söyleyen yazarın gerçekten öldüğüne inanası gelmiyor insanın. Sonuçta onun ismi ve kitapları bir esrardan ibaret. Her konuda ayrı isimle yazarım zira konularımın hitap ettiği okuyucular farklıdır diyen bir yazardan bahsediyoruz. Kurtlarla masaya oturduğunda, kurt mu yoksa yemek mi olduğunu bilemezsin diyen bir yazardan. Bu kadar kafanı karıştırmayı, seninle dalga geçmeyi seven bir yazarın ölümü bir şakadan ibaret olabilir mi? Daha başka isimlerle, başka kitaplar yazılmayacağını ve işlerin bundan sonra daha da karışmayacağını kim bilebilir? Ben şüpheliyim, inanasım gelmedi buna..

Shibumi güzel kitaptır. Bir karakteri nasıl karizmatik yaparım diye düşünen varsa Nikko’dan feyiz alabilir. Zira Nikko her şeyi bilir, her ırkın en iyi yanlarını alır. İnsanüstü özellikleriyle, tam bir kahramandır. Ettiği laflarla, yaşadığı hayatla tam bir anti-kahramandır. Ya çok sevilir ya nefret edilir. Okuyunuz…

9 yorum:

celerone dedi ki...

Sevgili Margot,

Sayfanı açınca gülümsedim, çünkü ben de travanian'ı yazdım bugün blogta. Sana hissettirdikleri de pek farklı değilmiş.

Sevgiler,

Celerone

Deniz dedi ki...

Aaa yazik, olmus mu? pek severdim kendisini, Katya'nin yazi'ni ilk okudugumda ne cok sasirmistim, ne guzeldi. Allah rahmet eylesin, uzuldum simdi.

Zagrep_Radyosu dedi ki...

yazarı tanımam(ee tabi okuma kültürü olmayan tanımaz)
king-kong a pişmanlığı sewen tayfanın gitmesini önerebilirim
"Sharon Polat’ı öperken Polat kazık kesilmiş" :) aksiyon üst sınırının zorlandığı sahnelerde bile rastladım ben bu adama aynı yüz ifadesiyle

ycurl dedi ki...

Trevanian'i ben de severim. Oyle kitaplar yazan esrarengiz bir yazarin olmus olacagini dusunemiyorsun. Garip! King Kong filmine gitmeyi dusunmustum ama fragmani bana pek cazip gelmedi. Ben ilk versiyonu ile de mutluyum. Holivud'un pisirip pisirip sunmasindan hoslanmiyorum.
Gazeteler de okudum o Sharon Stone olayini hatta Polat 6 kez optu gibilerinden bir haber vardi. Sonra da anlamadim bunun haber degeri mi var diye. Aaa hatta koselerin kose adami Ertugrul ozkok'un bu konu uzerine ciddi yazisi da beni guldurdu. Neyse ulkemde sarmis bir kurtlar vadisi olayi ama ben almayayim :) Burada da meraklisi var surekli seyreden.

Margot dedi ki...

Celerone'cum,
Tesadüfün böylesi! Dediğim gibi ölmemiştir bu adam, yemeyiz biz bunları hatta yok öyle :))
Denizcim,
Biz inanamıyoruz, öyle diyorlar.
Bilal Hoşgeldin!
Şibumi'yi tavsiye edebilirim güzel kitaptır, severim ben. Bu arada iyi ki yorum yazmışsın, senin lise anıların beni çok güldürdü sabah sabah! Sağolasın.
Sevgili Ycurl,
King Kong çok sıkıcı. Pişman olunuyor Bilal'in de dediği gibi. Kurtlar Vadisi çılgınlığı yaşıyoruz, çılgınlık boyutuna gelen herşey bana fenalıklarla geldiğinden, bunda da bir istisna yapamadım işte.

simiole paris carnet dedi ki...

sibumi'yi okumadan once go adli uzakdogu oyununu oynamayi ogrenin efenim, ki kitap anlamlansin. Ki ayrica satranc falan neymis, go'nun uzerine tanimam.

Margot dedi ki...

Başüstüne Simiciğim :)
Sen de üstad gibi Satranç tüccar oyunu, Go filozofların oyunudur diyorsun yani ( aşağı yukarı bunu demişti sanırım?) Bu arada Go Oyuncusu/Shan Sa adlı kitabı önereceğim naçizane...

Adsız dedi ki...

Sharon Stone olayi demek dogruymus. Bende gecenlerde Turk gaztelerini okurken basligi gorunce dedim herhalde espirisine yazilmis bir yazi Kurtlar Vadisi adindaki dizi hakinda. Hic seyretmedigimden dogruluk derecesini bilmiyordum. Yazik Sharon Stone adina uzuldum, nerden nereye denilcek bir olay cunku.

King Kong'unda o Jurassic Park'li kismini tv'deki filmin reklam kisminda gordugumde sinemaya gidilerek gorunmeyecek bir film oldugunu anlasamda 6 yasindaki yegenim icin 2 saatimi o filme feda edecegim artik =)

Adsız dedi ki...

go oynarken kullanılacak yegane taşlar, beyaz ve siyah çikolata kaplanmış fındık drajeler olmalıdır. manevi tatmin yanında ele geçirdiğin drajelerle ruhun gıdası çikolatayı da elde etmek gerekir, hem böylece karşındakini daha bir perişan edersin.

şibumi'den birkaç hatırladığım sahne var; tükenmez kalemle adam öldürme, yeraltı nehrini kullanıp kaçma ve kahraman abimin: "bugün pek bir keyifsizim, o yüzden sadece sana zevk vermek istiyorum" diyerek zevcesiyle sevişmeye başlamasıdır. bu hatırladığım cümle ileride yazacağım: 'başkalarını mutlu ederek kendini iyi hisset' nota kitabımın ilk cümlesi olacaktır. nota olarak "la" notasını ağırlıklı kullanmayı düşünüyorum.

katya'da ise sinirlendiğimi söylemeliyim, yine de yazar için rahmet diliyorum.

iyi akşamlar.