Çarşamba, Temmuz 27, 2005

Oğuz Aral ve Çocukluk Heveslerim


Dün Oğuz Aral'ın ölüm yıldönümünde,heykeli'nin açılışı vardı Cihangir'de. Aslında orda olmak çok isterdim ama içinde savrulup gittiğim yalandan dolandan, iş güç fırtınasından, haydan huydan takip edemedim. Sabah radyodan Ayça hatırlattı, o gitmiş..
Heykel nasıl olmuş diye çok merak ettim, daha dün akşam olan açılıştan internette bir tek bu yandaki fotografı bulabildim. Heykel sanırım 3,5 metre boyundaymış... Yukarılardan babacan ama biraz huysuz bakışlarıyla parkta oynayan çocuklara, bir yerde kitap okuyanlara, yürüyüşe çıkıp ona gülümseyenlere bakacak..
Ben çok küçükken , daha ilkokula giderken mizah dergilerini keşfetmiştim. Her eline geçeni okuyan bir çocuk için bu zaten kaçınılmazdı. O zamanlar Fatih'te oturuyorduk ve nasıl oldu bilmiyorum, Karikatür ve Mizah Müzesi'ni keşfettim. Bir külliyeden müzeye dönüşen mekanda avlunun etrafındaki odaların her biri bir maceraydı, hala öyle mi duruyor bilmiyorum ama bir odanın ortasında kocaman dikdörtgen bir masa vardı, yerden tavana kadar olan raflarla dolu duvarlarda Gırgır , Fırt ve zamanın diğer mizah dergilerinin arşivleri dururdu cilt cilt. Bir gün yine evden sokağa oynamaya çıkıyorum diye kaçtım, mahalledekilere maceraya hazır olmalarını söyledim. Bulduğum üç beş bastıbacak hevesliyle , yazın o sıcağında dilimiz beş karış dışarda tee Saraçhane'ye kadar yürüdük. O masanın etrafındaki sandalyelere oturduk ve önümüzdeki koca ciltlerin arasındaki komik resimlere bakarak kıkırdadık..
Gırgır kapandığında ve Oğuz Aral Avni'yi çıkarmaya başladığında ben de ilkokulu bitirmiştim.
Artık yeni okula servis'le gidiyordum ve elimde ilk sayısından itibaren biriktirdiğim Avni'ler vardı. Sonra ne oldu bilmiyorum , bilincimde bir boşluk.. Boşluktan sonra lise yılları ve ben artık Leman okuyorum.. Ama gülüşlerim değişti sanki , belki de güldüklerim değişti..Ben değiştim, büyüdüm ben..

''Herkesin ama herkesin karikatürü sevmesini sağlayan dedeciğim , bendeki komiklik yapma hevesinin elinden tuttuğun için seni hep çok sevdim. Hevesimin elinden tuttuğun için hep biraz enteresan(!) oldum. Çocukluğumdan gelen bir haylazlık ve huysuzluk varsa hep senin hevesimin elinden tutan çizgilerindendir. ''

9 yorum:

Deniz dedi ki...

Ilk hatirladigim seylerden biri Girgirin cook meshur oldugu zamanlarda okuma yazma bilmedigim icin annem ve ablama okutturmaya calismam. Orta sayfada apartman gibi cizilmis karikaturleri anlatirdi ablam bana.

Ben ilkokuldayken Limon cikti, tuhaf bir sekilde ilk sayisini kendi kendime babannemin evinde kalirken aldigimi, pencerenin icine oturarak okudugumu hatirliyorum. Annem Hibir, Hbr vs. okuyordu, ablam pismis kelle, limon ve sonrasinda leman. Annem o karikaturlerin kelime dagarcigima ve cinsellik bilgime yaptigi katkilardan memnun olmasa da pek bir sey demiyordu. Ben belki istemezdim kendi cocugumun oyle seyler okumasini.

Simdi hala heyecanla iki haftada bir annemin onderdigi penguen, kemik, lombak paketini bekliyorum, o aksam benim icin neseli bir aksam oluyor.

Davut Topcan dedi ki...

arkadaşlar, gırgır'ın eski karakterlerinden "gaddar davut" a ilişkin elinde resim poster herhangi bişey olan var mı? (servetimi dökemem elbet ama sıkı bir kahve ısmarlarım bulana:)

Margot dedi ki...

*Elif,
Evet biz küçük yaşlardan beri mizah dergileri karıştırdığımız için sanırım biraz değişik olduk (!) Ben de mesela zar zor da olsa Gırgır'ın orta sayfasını hatırlıyorum Deniz gibi. İki sayfaya yayılan bir mahalle olurdu yalnış hatırlamıyorsam :-)
*Deniz,
Evet o Avni ve Leman arasındaki zamanda ben de Hıbır ve o kapandıktan sonra da Hbr okuyordum. İyi hatırlattın, ama hiç Pişmiş Kelle okumuşluğum yok doğrusunu istersen..Pişmiş Kelle bana pek antipatik gelirdi, suratını hatırlıyorum da kellenin :-)
*Jack David ,
Gaddar Davut'u malesef hatırlamıyorum, aklımda kalanlar daha çok Utanmaz Adam , Tarzan ve Arap Kadri gibi tipler. Arap Kadri'yi neden bilmem çok severdim hatta bir hasta çocuk olarak yatarken babam beni neşelendirmek için onun ciltli albümünü almıştı , hala durur. Dediğim müzeye bir bak istersen arşivleri hala ordaysa sanırım Gaddar da ordadır..

uykusuzadam dedi ki...

Bülent Arabacıoğlu'na ne oldu, bir yerlerde çiziyor mu, bilen var mı ?
Gırgır'ın orta sayfasındaki çok kalabalık ve detaylı sahneleri ve En Kahraman Rıdvan'ı çizerdi.
Bayılırdım onun çizgilerine :)

Margot dedi ki...

Uykusuz,
Benim bildiğim Tipitip'i de o çiziyor, hatta o sakızlar hala var ve içinden eskisi gibi Tipitip çıkıyor. Pabuç kadar sakızı anca sarardı Tipitip maceraları, senelerdir almadım. Şu an ne yapıyor bilmiyorum..

YesilErik dedi ki...

Ben gecen gun netten arattim Tipitip'i. Bizimkinin tipi bayagi bi degismis, papyon yerine kravat takar olmus, burnunun ucu biraz yuvarlaklasmis ama hala cok sevimli. Ben de senelerdir alip cignemedim bi Tipitip. Kucukken butun maceralarini toplayip saklardim. Bir torba dolusu maceram vardi, sonra annem bana sormadan atmisti onlari. Nasil kizmistim.

Margot dedi ki...

Yeşil Erik,
Tipitip artık büyüdü, kız arkadaşı bile var! İsmi tipitoş :-) Yeni maceralarında o da varmış.

YesilErik dedi ki...

Sekerim Tipitos onun karisi degil miydi? Ben o eskiden de vardi diye hatirliyorum ama. Belki klonlamislardir Tipitos'u :P

Margot dedi ki...

Walla benim okuduğum yerde kız arkadaş diye bahsediliyordu, sonradan çocukları bile olmuş ama ben bi habermişim Yeşilerikçim. Hemen tezkip ediyorum,amman kusurumuza bakılmasın! Son durumu sanırım şu haber yansıtıyor, Bulent Bey ile yapılan röportaj buyrunuz:
http://www.milliyet.com.tr/2005/02/05/cumartesi/cum01.html